Altınoluk, atmosferiyle
Türkiye'nin en bol oksijen içeren şehirlerinden biri. Kaz Dağları’nın
eteğine, Marmara Denizi kıyısına kurulu yemyeşil bir şehir. Daha önce
hakkında çokça fotoğraf görmüş olsanız da insanın gözleriyle görmesi başka
ve mutlaka listeye eklenmesi gereken bir bölge olarak düşünüyorum. Özellikle
deniz tutkunları için Mavi Bayrak almış sahili ile insanı mest ediyor.
Altınoluk, Balıkesir'in Edremit ilçesine bağlı bir mahallesi olarak kayıtlarda
bulunsa da mahalleden çok daha fazlası olduğunu gördüğünüzde anlayacaksınız. Nüfusu
yaklaşık 14.000 dolaylarında olmasına rağmen, yazın bu rakamın kat kat üzerinde
olduğu oldukça açık. Benim için Altınoluk'un merkezi bir yana asıl
güzelliklerinin çevresinde bulunan doğanın verdiği atmosfer ve köylerinde
olduğunu düşünüyorum. Çanakkale yolu üzerinde bulunan birbirinden farklı
köylerin herbirini ziyaret etmek zaman alsa da burada uzun zaman geçirmek
isteyenler için özellikle de doğa tutkunları için bulunmaz bir fırsat.
Altınoluk'un Akçay, Güre, Küçükkuyu, Edremit'e olan yakınlığı sayesinde
güzel bir rota belirleyerek buralara günlük turlar yapma imkanı
bulabilirsiniz. Bu bölgelerin biraz daha uzağına gitmekten çekinmezseniz
Ayvalık ve yanında bulunan Cunda Adası, Sarımsaklı gibi bölgeleri ziyaret ederek
tatilinize renk katabilirsiniz. Pasaportu olan ve tekneleri sevenler içinse
Midilli adası alternatifleriniz içinde yer alabilir.
Altınoluk
Gezilecek Yerler
1)
Şahindere kanyonu
Altınoluk'un
doğal güzellikleri çokça barındırdığından bahsetmiştim. Bunların içinde en
güzellerinden birisi şüphesiz ki Şahindere kanyonu. İnsanların
genellikle piknik yapmak için gittikleri yada buz gibi akan suyun içinde
kayaların ve taşların üzerinden tırmanarak ulaştıkları şelalenin altındaki
gölde yüzerek günlerini geçirdikleri bir kanyon. Milli park sınırı içerisinde
bulunan bu kanyon ayrıca müthiş bir doğa harikası ve bol oksijen kaynağı.
Buraya gitmek isteyenler için araba yolunun toprak ve dar olduğunu belirtmekte
fayda var. Ancak öyle düşünüldüğü gibi tehlikeli bir yol değil sadece arada
trafik kargaşası yaşanabiliyor. Giriş ise ücretli her sene değişen fiyatta bu
seneki park ücreti 5 TL idi. İlk girdiğinizde insanların mangalların etrafında
toplandığını ve bu berrak suyu nasıl kirlettiklerini göreceksiniz (siz bunu yapmayın).
Bunun yerine sade bir piknik sonrası çöplerinizi de toplayarak günün tadını
çıkarabilirsiniz. Doğa severlerin keyfini kaçıran bu duruma rağmen su hala
temizliğini bir şekilde doğanın da yardımıyla korumayı başarmış. Daha sonra
küçük bir toprak yokuştan aşağıya inerek suyun içinde yürümeye
başlayabilirsiniz. Akıntının tersine doğru yüründüğü için kayma ve düşme
ihtimaline karşın çok önemli eşyalarınızı arabada bırakmanızı yada hiç
getirmemenizi tavsiye ederim. Bu arada su ve doğa demişken arılardan
bahsetmeden olmaz oldukça fazlalar ancak çok zarar verdiklerini de görmedim :).
Suyun soğuk olduğunu düşünürsek bazen ayaklarınızı uyuşturabilir
ancak yine de orada yürümenin keyfi bambaşka. Kayalardan tırmanırken de yosun
tutmuş kısımlara ve görmediğiniz yerlere basmamanızı tavisye ederim ayağı
sıkışanları veya kayanları çok gördüm. Yürüyerek ulaştığınız sonda küçük bir
şelale ve küçük bir göl ile karşılaşacaksınız. Ziyaretçilerin genelde
tırmanarak göle atladığı veya gölün o soğuk suyunda yüzerek keyif aldıklarını
göreceksiniz. Burada bir gün geçirmek mümkün.
2)
Yeşilyurt Köyü
Yeşilyurt
Köyü benim Altınoluk'un çevresinde gezerken en huzur ve keyif aldığım yerlerden
bir tanesi. Buraya Altınoluk'tan Çanakkale yoluna doğru seyahat ederken
ulaşabileceğiniz yarı sosyetik bir köy. Girişinden köy meydanına doğru arabayla
yokuş çıkmanız gerekse de bu o kadar uzun bir yolculuk olmadığı için gözünüzü
korkutmanıza gerek yok. İlk girişte sizi Köy kahvesi ve hemen karşısında
bulunan Çakır Kahvaltı Evi karşılıyor. Her ikisinde de oturarak gözleme
ile birlikte çayınızı yudumlayarak manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Erkenden
gelenler için de oldukça zengin içeriği ile kahvaltının tadını çıkarmak mümkün.
Burada dinlendikten sonra küçük ama bir o kadar da etkileyici köyde tura
başlayabilirsiniz. Öncelikle meydanda bulunan Yeşilyurt camii eski
mimarisi ile dikkat çekmekte ve gidenlerin mutlaka bu camiiyi ziyaret etmeden
geri dönmemelerini önermekteyim. Meydanda bulunan zeytin, sabun, baharatlar ve
sayısız ürünlerden alarak köyün yerel tadlarına ve ürünlerine sahip
olabilirsiniz. Ben özellikle kaparisi bol bulunan bu köyden kapari
almanızı tavsiye ederim. Daha sonra yukarı doğru çıkan bayırdan yürüyüşe
başlayabilirsiniz. Burada özellikle yeni tadlara merakı olanlar için lavantalı
dondurma gününüzü tadlandırabilir diye düşünüyorum. Özellikle bayırı
çıkarken sol tarafta kalan küçük sokaklara girerek bu köyü keşfetmenizi
öneririm. Lavanta dolu bu köyde sokaklarda lavanta kokuları ve duvarlarda
bulunan kaparilerle köyü turlayabilirsiniz. Yukarı doğru çıktığınızda bir
süre sonra oksijen çarpılmasına uğrayabileceğinizi işaret eden uyarı mesajını
görebilirsiniz. Yine de yukarı çıkıp köyün tepesinden manzarayı seyretmenizi
tavsiye ederim. Köyde ayrıca bir de müze var. Eski koleksiyonları
sevenler için saatler, biblolar, kamera vb. eşyalar bulunmakta ve kişi başı
giriş ücreti 5 TL dir. Sokaklarında gezerken yorulacağınız eski arnavut
kaldırımlı bu köyde müze sizin için bir soluklanma yeri olabilir. Gün batımını
sevenler içinde ayrıca köy meydanına geri döndüğünüzde gün batımını yine köy
kahvesinde bir kahveyle karşılayabilirsiniz.
3)
Altınoluk Çarşı
Tabiki
çevreden söz etmişken Altınoluk'un meşhur çarşısından da bahsetmeden olmaz.
Çevredeki şehirlere göre daha hareketli ve daha canlı bir çarşısı olan
Altınoluk, genç-yaşlı, kadın-erkek her kesime hitap edebilecek yerleri ile
güzel bir akşam geçirmenizi sağlayacaktır. Gençler için Nere?, Orsa gibi cafe-bar
ve özellikle yeniden yapılandırılmış uzun sahili ile birçok çay bahçesi ve
kafeleri ile eğlenceli bir akşam sizi bekliyor olacaktır. Burada özellikle
tavsiye edilecek bir kafe yada bar bulmak çok zor çünkü yanyana dizilmiş birden
fazla mekan ile tadınıza uygun olanı seçebilirsiniz.
İçerisinde
zaman zaman partilerin düzenlendiği ve canlı müzik yer alan Elysium
gençler arasında oldukça ünlü olan biryer olarak göze çarpıyor. Ayrıca
Türkü-bar sevenler için de Nisan Türkü evi iyi bir alternatif olacaktır.
Altınoluk çarşının girişinde yer alan Göbel kokoreç ise bu tadı sevenler
için vazgeçilmez bir durak ve mutlaka denenmeli. Çarşının sıcak bir atmosferi
olduğunu söyleyebilirim ancak Temmuz ve Ağustos aylarında bunaltıcı bir kalabalıkla
karşılaşabilirsiniz. Çarşının ana sokağı kıyafet satan dükkanlar, salı
pazarı tadındaki incik-boncuk dükkanları, telefon kapları ve hediyelik eşya
satan dükkanlar ile dolu. Ayrıca burada Waffle sevenler için Waffle Memet ve
Nuribaba Waffle en iyi alternatifler arasında. Çarşının ana sokağından
meydana gelindiğinde ise sizi dondurmacılar ve çay bahçeleri karşılayacak.
Postanenin karşısında ise damağınıza uygun lokantalar bulabilirsiniz. Meydanda
bazen sokak konserleri düzenlenebiliyor yada küçük standlar açılabiliyor.
Meydana kadar gelmişken Vardar dondurmalarından yemeden olmaz. Benim
tattığım ve çok severek yediğim ender dondurmaları yapan Vardar'ın hemen
karşısında Roma dondurmacısı da onun kadar lezzetli dondurmaları ile
meşhur. Akşam yemeğini burada yemek isteyenler için ise Altınoluk Su
Ürünleri Kooperatifi'nde özellikle üst katında eşsiz bir manzara eşliğinde
taze balıklarınızı yiyebilirsiniz. Eğer balığınızı yediyseniz dönüşte çay
bahçelerine uğrayabilir ve yemek sonrası kahve yada çayınızın keyfini
çıkarabilirsiniz. Gündüz ise alternatif çok, Altınoluk'un senelerdir meşhur
yanyana dizilmiş Arkadaş kafe, Melisa beach club, Şato beach club, Kristal
kafe şezlong kiralamak ayrıca sahilde vakit geçirirken yemek ve içmek
isteyenler için durak noktası. Buralardan bahsetmek gerekirse Arkadaş kafe genellikle
orta yaş kesime hitap ederken, Şato beach club geliri biraz daha yüksek
insanların uğradığı bir durak. Girdiğiniz denizin aynı olduğunu ve hepsinin
yanyana olduğunu düşünürsek tercihi sizin değerli görüşlerinize bırakıyorum. Bu
kafelerin hemen yanında kumun üzerindeki voleybol filesi etrafında toplanan
voleybolculara katılabilir ve sahili daha eğlenceli hale getirebilirsiniz.
Kafelerde oturmayı sevmeyen, şezlongu tercih etmeyen ziyaretçiler için uzunluğunu
bilmediğim yürürken yorulabileceğiniz uzunlukta sahili bulunmakta. Burada
şemsiyenizi koltuğunuzu kendiniz getirebilir, termosunuza çayınızı koyabilir ve
gün boyu oturabilirsiniz. Senelerdir kumsalda gezen ''yanıyor amca'' dan simit
ve poğaça gibi ürünler alabilir yada mısırcılardan mısır alarak sahilde
keyfinize bakabilirsiniz (ancak lütfen çöplerinizi toplamayı ihmal etmeyin).
Sahilin bir bölümünde can-kurataran da bulunmaktadır, korkusu olanlar için.
4)
Altınoluk Köyü
Altınoluk
Köyü, meşhur karadut suyu ve koruk suyu ile kahvaltınızı yapabileceğiniz veya
öğlen soluk alabileceğiniz bir yer. Altınoluk merkezden köye doğru giden
dolmuşları kullanabilir veya özel aracınız ile köye doğru çıkabilirsiniz.
Çıkarken solda Antandros Anfityatrosunu göreceksiniz. Burada yazın
konserler, söyleşiler ve çeşitli etkinlikler düzenlenmekte. Yazın oldukça
kalabalık olan bu köyün en belirgin özelliği eşsiz manzarası ile köy
konağı. Köyün meydanında bulunan çah bahçelerinde gözleme, kapaktan kesme
gibi lezzetleri tadabilirsiniz. Ancak karadut suyu ve koruk suyunun
tadına bakmadan buradan dönmemenizi tavsiye ederim çünkü %100 doğal
parçacıkları ile içiyorsunuz. Köyde karnınızı doyurduktan sonra Abdullah
Efendi Konağı'nı ziyaret edebilirsiniz. Bu konağın içerisinde sergiler
ve etnografik eserler bulunmaktadır.
5)
Antandros Antik Kenti
Kazı
alanlarını sevenler, bulunduğu yerin tarihi hakkında bilgi almak isteyenler
için Altınoluk'un girişinde bulunan Antandros Antik Kenti ziyaretçilerini bekliyor
olacaktır. Bir zamanlar benim kazı alanlarında gönüllü olarak çalıştığım bu
antik kent her ne kadar çok büyük olmasa dahi içerisindeki çinileri ile kısa
bir ziyareti hakediyor diye düşünüyorum. Ayrıca Altınoluk köyünde bulunan kazı
merkezinde bu alanda ilgisi olanlar için küçük bir ziyaret yapılabilir. Ege
Üniversitesi bünyesinde kazılarını sürdüren bu antik kenti ziyarete
gittiğinizde güleryüzlü çalışanlar sizi karşılayacaktır.
6) Zeus
Altarı
Adatepe
Köyü’nün denize manzaralı bölümünde bulunan Zeus Altarı köyü ziyaret etmek
isteyenler için en büyük nedenlerden bir tanesi. Eski Yunanlar (Grekler)
savaşlarda galip gelebilmek, hastalıktan kurtulmak, ürün bereketini
arttırabilmek, gelebilecek felaketlerden korunmak gibi sebeplerle tanrılara
kurban veriyorlardı. Mitolojiye göre Zeus’un ayak izi olduğu
düşünülen izlere rastlamak mümkün. Taş duvarlarla örülü bir odanın içerisinde
su sarnıcını görebilirsiniz ancak sarnıcın içine doğru inen merdivenler yıkık
durumda. Sarnıcın üzerinde bulunan açıklık ise Grekler zamanında adak
törenlerinde kanın akıtıldığı yer olarak tahmin ediliyor. Ayrıca Zeus
Altarı'nın hemen yanında Erdem Dede Yatırı da bulunmakta. Bu yatırın Çanakkale
Savaşı'na katılan Erdem Dede'ye ait olduğu düşünülmektedir ve
ziyaretçilerin uğrak yeri haline gelmiştir. Zeus Altarı'nın en büyük özelliği
ise o tepeden izleyebileceğiniz muhteşem manzarası. Midilli Adası'nı da
gözlemleyebileceğiniz bu noktada ayrıca mitolojide Zeus'un Truva Savaşı'nı buradan
izlediği geçmektedir.